
Mar 11
GamerAdmin
- Grafik
- Oynanabilirlik
- Sistem
- Zorluk
- Atmosfer
DreadOut – İnceleme
2014 yılında birçok güzel oyun piyasaya sürülmüştü. Aslında o kadar çok beklenen oyun vardı ki, bazı oyunlar kült oyun yapımcılarının yaptıkları reklam harcamaları kadar bütçeleri olmadığı için pek göz önünde olamadılar. Tabi Outlast, Obscure gibi oyunlar korku konusunda oyun severleri yanına çekti. Çok fazla sever edindiler. Fakat bunun tek dezavantajını sanırım DreadOut yaşadı. Çünkü Endonezya yapımı bir korku oyunu ilk defa oyun severlerin karşısına geliyordu. Doğal olarak Endonezya’lı yapımcılar, doğuda kendi bölgelerinde beklentileri olsa da, batıda nasıl bir tepki alacaklardı eminim onlarda tahmin edemediklerinden olsa gerek reklam harcamasına pek girişmediler. Yoksa oyun güncellemeleri devrimsel olarak değiştiğinde oyuncular da bu konuda sızlanırlardı. Neyse, hikayesi korku motifleriyle bezenmiş bir oyun karşımızda.
[the_ad id=”2220″]
[the_ad_placement id=”icerik”]
Aslında hikâyeden dem vuracak olursak, oyunu ilk satın aldığımda (çok ucuz bir fiyatı vardı, 10 TL civarındaydı, şu an 24 TL Steam üzerinde) bir okul öğrenci gezisi üzerine başlıyordu senaryo. Geldiğiniz yerde gezinip arkadaşlarınızın kaybolmasına şahit oluyor, etrafta onları aramaya çıkıyordunuz. Tabi etrafı ararken elinizdeki cep telefonu ile de garip şeylerin resimlerini çekebiliyordunuz. Fakat şimdi ise oyunun senaryosunu değiştirmişler. Bayağı bir süredir oynamamıştım. Sonrasında tekrar oynamaya çalıştığımda gerçekten çok farklı geldi.
[the_ad id=”2220″]
Genel olarak oyunda hayaletler, yaratıklar var. Fakat bunların üstesinden elinizdeki cep telefonu ile geliyorsunuz. Aslında oyun hakkında video hazırlamayı düşünüyordum tam çözüm olarak. Gerekli firma izinlerini de sağlamıştım. Lakin vaktimin kısıtlı ve sınırlı olması nedeniyle bir türlü bunu gerçekleştiremedim. Sonrasında iki türlü tam çözüm hazırlamaya karar verdim; Yazı olarak ve video olarak iki tam çözüm. Hazır olduğunda sitede yayında olacaktır. Neyse, yaratıkları atlatabildiğinizde senaryo derinleşiyor. Bu da tabi karşılaşacağınız dev yaratıkları da beraberinde getiriyor.
[the_ad id=”2220″]
[the_ad_placement id=”icerik”]
Oyun grafiklerine bakacak olursanız, devrim niteliğinde bir beklentiniz olmasın. Sonuçta oyun düşük bütçeli bir yapım. 2014 yılına göre güzel ve tatminkâr. Ama o kadar. Zaten bir korku oyununda The Park gibi Amerika’da geçen, etrafında detayların çok iyi grafiklerle bezenmiş halini bu düşük bütçeli oyundan beklemek çok mantıklı olmayacaktır.
Oyunun oynanabilirliği ise iyi. Genelde youtube kanalımda ve sitede sorulan sık bir soru var ; “Hangi tuşlarla oynanıyor?”. Özellikle bu tür bilgileri vermekten kaçınıyorum. Sebebi ise her oyun içerisinde “Options” sekmesi var ve burada kullandığınız kontrolöre karşı bir tuş dizilimi var. Bu klavye olur ya da gamepad olur. Şimdi ikisini de burada açıklayıp yazıyı daha da uzatmak istemem. Bu yüzden lütfen bir daha bu tür soruları sormayın. Oyunda tuşlar rahat bir kontrol sağlıyor ve yönetmeniz konusunda başarılı. Gamepad ile oynamadığım için onun konusunda bilgi veremeyeceğim.
[the_ad_placement id=”icerik”]