Sanırım yıl 2014 Ekim’i idi. Shinji Mikami Capcom firmasından ayrılmış, Tango Gameworks ve dağıtımcı olan Bethesda Softworks firmalarına senarist olarak başa geçmiş. The Evil Within 2 – İnceleme yazımla anlatayım.
Doğal olarak da güzel bir yapıt ortaya çıkmıştı. Hem de ne yapıt. Malum Resident Evil serisinin 4. Oyununa kadar katkısını kimse inkâr edemez.
Sonuçta gerçekten bizi oyun konsollarına ve bilgisayara bağlayan bu adamın zekâsı oldu. Tabi teknolojik gelişmeler de tuzu biberi. Şimdi ise farklı bir deneyim ile The Evil Within 2 oyunuyla karşımızda.
İlk oyunda sağlam ve bağlayıcı, sürükleyici bir yapıya sahip olan oyun, yeni oyunda birçok özelliği arattırıyor diyebiliriz. Aslında ilk oyunun büyük bir sükse yapmasının nedeni FPS ile 3rd PS özelliğini farklı mekanlarda yaşatmasıydı. Tabi bir de oyunun çok uzun olan senaryosu.
İlk oyunda güçlü canavarlara odaklı, senaryonun sizi sürüklediği bir durum vardı. Lakin yeni oyunda bu çok farklı bir şekilde ortaya konulmuş. Zaman zaman odak karakterlerden çıkıp sizin etrafı dolaşmanızda birleşiyor. Zaman zaman ise durumu anlayabilmeniz için karakterlerin dediklerine kulak vermek zorunda kalıyorsunuz.
Tabi şu tımarhane olayının da az bir kısmı da olsa bu yeni oyunda karşılaştıklarımızdan. Hani şu hemşire kılıklı hatun vardı ya, işte o da ikinci oyunda aynı şekilde bize hizmet verecek. Tabi geliştirmeler ve yetenekler de neredeyse aynı düzlemde ele alınmış. Bir de anahtar gerektiren dolapları da unutmamak gerek.
Grafik olarak çok büyük bir devrime geçilmemiş olsa da (tabi doğal olarak kısa sürede gelişen teknolojileri birbirleri ile yarıştırmamak daha iyi), oyun grafik kalitesi olarak tatminkâr diyebilirim.
İlk oyunda da malum grafik konusunda iyiydi lakin sistem konusunda çok fazla problemli olduğu şikayetleri yağmaya başlayınca bunu göz önünde tutan yapımcı firma, doğal olarak da ikinci oyunda daha hafif bir sistem üzerine çalışmış.
Sebastian Castellanos ilk oyundaki karakterimizdi hatırladığınız üzere. Tabi ilk oyunda olay bir polis vakası olarak başlıyordu ve sıra dışı olaylar bizi derin bir maceraya sürüklüyordu.
Lakin ikinci oyunda olay bizzat Castellanos’un kızı üzerinden bir kaosa itiyor. Tabi ilk oyundaki gizemli karakter gibi farklı bir özelliğe sahip olan fotoğraf çeken ruh hastası bir başka karakter mevcut.
Güzel yanı ise ikinci oyunda ilk oyundaki karakterlerle de kapışıyor olacağımız. Fakat yeni eklenen çok fazla da büyük yaratık var. Bu da oyunda zaman zaman canınızın çıkacağı anlamına geliyor. Zor olsa da imkânsız yaratıklar değil. Fakat biri var ki öldüremiyorsunuz, saklanıp kaçmak zorundasınız ve sizi gördüğü an öldürüyor.
Oyun sesleri ve atmosferi güzel. Lakin bazen işte yine mi caddeye çıkacağız dedirtiyor bir süre sonra. Eğer ki senaryoya iyice odaklanırsanız pek haberiniz olmuyor ama, yan görevleri de halledeyim başarımları da alayım derseniz oyun uzadıkça uzuyor. Tavsiyem önce oyunu bitirin sonrasında bunlara girişin derim. Genel olarak bakacak olursak, ilk oyundaki gibi heyecan patlamaları yaşatacak bir oyun değil The Evil Within 2.
İyi oyunlar…