Hani bazı oyunlar vardır sizin aklınızdaki kaos ortamından kurtarmak için sanki özellikle yapılmışlardır. Cities XL 2011 – İnceleme yazımda buna değineceğim. Hani birçok stresten uzaklaşmak istediğinizde, kaçacak yer arayıp günün bitmesini iple çekersiniz. İşte içinizi ve ruhunuzu rahatlatacak bir oyun Cities XL 2011.
İlk oynadığımda müzikleri zaten daha oyun başında sizi bağlıyor. Başlı başına bir şehir yönetimi simülasyonu olsa da eski oyuncular hatırlar Sim City tarzından çok daha detaylı ve farklı. Oyunun geliştirici ve yayımcısı olan Focus Home Interactive güzel bir ürün çıkartmış. Zaten bu kadar detaylı olması da oyuncuları sevindirecek cinsten. Tabi oyunda her oluşum size bağlı olarak ilerlediğinden, bazı şeyleri de kontrolünüzün ne kadar iyi olduğuna göre değişmekte.
Firma ile bir süre öncesinden oyun videosu çekimi için e-posta trafiğine girişmiştim. Adamların web sitesinde görüldüğü üzere ekibin tümü sadece oyun modellemesi ve kodlaması konusunda uzman değil. Bizzat Fransız firma olması hasebi ile adamlarda sanatçı düzeyde ressamlar var. Bir bakıma fiziksel sanatı sanala taşımışlar.
Bu da oyunun aslında bir bakıma sanatçıların elinden bilgisayarlara geldiğini ispat ediyor. Sık olmasa da zaman zaman güncellemeler ile de oyunun hataları giderilmekte. Bence hem bu insan emeğinden çıkan oyuna hak ettiğinin verilmesi gerekiyor. Özellikle Steam mağazasındaki yorumları okuduğumda özellikle Cities XXL oyununda (sonuçta Cities XL 2011 ve Cities XL 2012 oyunları yerine Cities XL Platinum ve Cities XXL oyunları satışta) ağız dolusu öfke saçan yorumlar var.
Sebebi ise 2011 yılında çıkan bir oyunun çekirdek sistemi değiştirilerek sunulmasını özellikle sanki hayatları boyunca hep bu tür oyunları oynayarak büyük bir patlama olacağını sanan zihniyetler bunlar. Arkadaş senden seçkin oyun fiyatı isteyen bir Focus Home Interactive firması yok. Zamanında verdiğin para 40 TL, oyundan bir Assasin’s Creed serüveni beklemek ne kadar mantıklı? Ya da bu tarz bir seçkin oyun gibi bakman? Sırf bir oyun için de firmayı aşağılamaya kalkman senin acizliğin değil mi?
Adamlar firmayı kurduklarından bu yana 130 oyun çıkartmışlar, her daim takdir görmüşler. Hobi tadında çıkarttıkları oyundan yüksek beklentiye girme hatasında bulunan sensin. Zaten yüksek beklentili bir oyun olsaydı şu an mağazada 20 TL yerine 200-250 TL gibi bir fiyatla rafta olurdu. Hadi sen git dandik oyunlara fahiş fiyat isteyen, cebinden her türlü paranı çalmaya çalışan Battle Royale oyunlarını oyna!
Neyse, fikir ve yapılan iş gerçekten iyi. Sonuçta şu ara Hollywood bile ressamların çizdiklerini dijitale döndüren bilgisayar teknolojileri ile çoktan yol kat etmişken, bu firma da güzel bir fikir ile oyunlara lanse etmeye başlamış. Zaten The Surge 2 oyunu ile seçkin bir oyun piyasaya sürdükleri gerçeği zaten kendilerine tüm takdirleri hak ettiklerini gösteriyor. Daha söze ne hacet!
Genel olarak grafikler güzel, istenilen sistem çok değil. Zamanımıza göre düşük sistemle bile rahatlıkla oynanabilir bir yapısı var. Kötü yorumların iddia edilen kısmı ise grafiklerin belirli bir grafik yoğunluğundan sonra kare hızlarının düşmesi şeklinde.
Eğer ki doğru ekran görüntü ayarlarını yapmadıysanız, elinizde en sağlam kart bile olsa kasmaya başlar. Öncelikle bu konuda ekran kartları ana üreticileri olan Nvidia ve Amd’nin kendi portal programlarındaki optimizasyon ayarlarını yapmanız, sonrasında ise oyun içerisinden birkaç ayarı kapatmanız işinizi görecektir. Tabi bu iddialar eski sistemleri kullanan kullanıcılar içindi. Şimdi ise sorun yaşayacak bir oyuncu olacağını sanmıyorum.
Atmosfer ise çok güzel. Bir bakıma hani şu Tropico 6’da olduğu gibi büyük bir topik adada sizlere verilen görevleri yapmanız istenen oyun. Onun gibi bir havası var ama farkı sizin bir göreviniz yok o şekilde. En rahatı ise oyunda isterseniz hileleri oyun içerisinden yapabiliyorsunuz. Evet oyun size hile yapma şansı tanıyor ve zaten bu konuda bazen eliniz para hilesine gitmiyor değil.
Aslında güzel düşünülmüş bir nokta, oyun dışı yapacağınız hile oyunun ana çekirdek koduna müdahale olacağından oyun zevkini zaman zaman yarıda kesebiliyor. Bunun olmaması için belki de böyle bir özellik eklenmiş oyuna. Oynanabilirlik ise rahat ve kolay. Zaten strateji oyunları ile farkı yok. Simülasyon olsa da her türlü kontrolü kendiniz rahatlıkla sağlayabiliyorsunuz oyunda. Menüler, yapacağınız binalar, yer altı ve yer üstü sistemleri konusunda hızlıca ve kolayca seçeneklere ulaşıp üstesinden gelmeniz an meselesi.
Tabi oyunda sizi zorlayacak olan insanların hayatı ve doyun oranları. Çünkü her yaptığınız bina bir başka durumu tetikliyor ya da tetiklemeli ki yaptığınızın bir anlamı olsun. Mesela bir yere tutup orta halli bir mahalle yapar da etrafına büyük plazalar dikerseniz, o orta halli mahalle insanı işsiz kalacağı gibi parasızlıktan o mahalleden taşınacaktır. O sebeple seçimleriniz sizi bir yere getirecek, ona göre şehri yönetmeniz gerekecek.
Genel anlamda baktığımızda güzel, hoş ve atmosferi ile bağlayıcı bir oyun Cities XL 2011. Bu arada sadece 2011 olarak bakmayın. 2011 ve 2012 versiyonları yerine Cities XXL ve Cities XL Platinum çıktı. Bunlarda sanırım platform değiştirip geliştirme sebebi ile oldu. Remastered mantığı gibi düşünün. O sebeple de eski oyuna bakarak yeni oyunu eleştirmeyin derim.
Sonuçta eski oyun daha az sistem gereksinimine ve daha fazla eksiğe sahipken yeni oyun daha fazla sistem gereksinimine ve daha güncel bir çekirdeğe sahip olacaktır. Tabi çevresel ve ekipman konusunda yeni eski olacak tüm şeyler sizin oynanışınıza göre şekilleneceği için farklı olabilir. Tavsiyem bu oyunu tek başınıza saatlerce oynayıp kendinizi rahatlatabileceğiniz, hayal ettiğiniz şehri yaratabileceğiniz, sonrasında sıkıldığınızda arşive kaldırabileceğiniz bir oyun Cities XL 2011. Bence fiyatı da çok makul, alıp oynayın derim.
İyi oyunlar..
Oyundan Kareler
