Deus Ex: Human Revolution – İnceleme

Deus Ex: Human Revolution – İnceleme

Daha 1990’ların sonunda Unreal adlı oyunun popülerliği altında, First Person Shooter oyunların çoğalması, bunun üzerine de bu tarza farklı bir akımı da Deus Ex adlı oyunun getirmesiyle farklı bir bakış açısı da gelmiş oldu. Deus Ex: Human Revolution – İnceleme yazıma geçeyim.

Tabi Eidos Interactive (Eski adıyla Eidos ), oyunu yıllar içerisinde geliştirip, farklı versiyonlarını çıkarttı seri olarak. Deus Ex, Deus Ex Invisible War ve 2013 yılında ise Deus Ex: Human Revolution.

Oyunların tamamında yarı insan yarı robot olan bir baş karakterle oynuyoruz. Fakat Human Revolution hem hikayesi ile hem de grafiksel modellemesi ile gerçekten diğerlerinden ayrılıyor.

Zaten oyunu yaptıktan kısa bir süre sonra indirilebilir içerik olarak 2 farklı da ek paket getirmiş Eidos Montreal firması (Tabi Şimdi Square Enix‘in satın aldığı bir firma Eidos) senaryo konusunda gerçekten başarılı bir oyun yapmış.

Oyun içerisindeki karakterler, oyunun seyri konusunda kilit noktada sizlere yardım ediyor. Aslında Hitman Absolution oyununda bariz olarak ortaya çıkan, farklı yoldan ilerleme (sessiz ya da aksiyona dalarak) mottosunu bu oyunda da görebiliyoruz.

Yani isterseniz oyundaki düşmanları öldürebilir, isterseniz onları bayıltabilir, isterseniz de hiç uğraşmadan aralarından sıvışıp yolunuza devam edebilirsiniz (tabi büyük düşmanlar hariç).

Deus Ex: Human Revolution – İnceleme – Oyun çok iyi bir fikirden meydana getirilmiş

Çok ileri yıllarda geçen, doğal olarak teknoloji konusunda da üst seviyelerde olan bir dünyada karakterimizi yönetiyoruz. Malum amaç dijital korsanların yanında siber teröristlerin amaçlarına ulaşmasını engellemek.

Karakterimiz Adam Jensen, suçluları yakalama konusunda uzman olsa da bu siber teröristler konusunda bayağı bir maceraya atılıyor.

Özellikle kendi yeteneklerini geliştirdiğinizde oyun içerisinde, gerçekten bir savaş makinesine dönüşüyor. Tabi her yarı insanın duyguları da olabileceği gibi, sevdiği hatunu kaçıranlara da savaş açıyor aynı zamanda.

Oyun atmosferine bakacak olursanız, bir çoğunuz ilk oyununu oynamasa da bu oyunu yeterli İngilizceye sahip olan oyun severler anlayacaklar ve hemen alışacaklardır.

Lakin oyun içerisindeki yapı karışık değil, 1-2 saat oynayıp kenara atan oyuncular ise ya bu tür oyun iç mekaniklerinden hiç nasiplerini almamışlar (Genelde Steam üzerinde olumsuz yorum yapan arkadaşlar, Hitman’i öven aynı güruh bilmeli ki aynı firmanın oyunu olsa da Deus Ex Hitman’den daha önce piyasadaydı. 1990’ların ortası ya da sonuydu sanırım ilk oynadığımda), sonrasında oyunu kötülemeyi kendilerinde hak görmüşler.

Arkadaşlar öncelikle oyun denildiğinde “vur, kır, parçala” mantığı ile bakacaksanız, Street Fighter ile başlayın. Bu tür güzel mekaniklere sahip oyunlar sizi sarmaz.

Deus Ex: Human Revolution – İnceleme – Oyun çok iyi bir fikirden meydana getirilmiş

Bir oyunu oynamadan önce, içerikleri hakkında bilgi edinmeye çalışın. Eğer ki yeterli derecede Türkçe içerik bulamazsanız, İngilizce içerikleri araştırın. Yahu Google’daki çeviri motoru tam olmasa da aklınızda bir şeylerin oluşmasına yardımcı olacaktır. Dahası bir oyuna sadece “paramın hakkı” olarak bakmayın.

Sonuçta bir oyun sadece sizin paranızla yola çıksaydı, modelleme ve senaryo gibi enstrümanlarla uğraşmak yerine banka açıp işletirlerdi. Lütfen önce oyunun olgusunu önce kavrayın. Acaba şu sıralarda neden en çok satanlar arasında Retro denilen akım oyunları ilk sıralarda yer alıyor?

Gelelim oyun içi grafiklere. Grafikler güzel, sağlam ve stabil. Tabi sisteminiz için de çok zorlayıcı değil. Oyun içerisine güzel serpiştirilmiş cadde ve sokak ortamları mevcut. Tabi insanlar içerisinde yaşayan robotlarda var. Aslında insan ve robot ayrımını karakterimiz Adam Jensen ile daha rahat anlayabiliyorsunuz.

Mesela bir görevi yapabilmek için karakolda eski bir dost ile konuşmanız gerekiyor. Bu polis arkadaş çok eskiden size gıcık ve kin dolu. Eğer ki gerekli geliştirmelere sahipseniz, kişinin sesinden, konuşma tonundan ve vücut fizyolojisinden ne kadar gergin, sinirli ya da uysal olduğunu anlayabiliyor, buna göre cevaplar ile hedefe ulaşabiliyorsunuz.

Bu kadar detaylı bir durum başka bir oyunda sanırım yok. Aslında bir devrim diyebiliriz.

Deus Ex: Human Revolution – İnceleme – Modellemeler güzel oyunda

Silahlar çeşitli değil. Fakat tatminkâr. Zaten hangi oyun biçimini istiyorsanız, oyun size ona göre silahları veriyor.

Tabi bu asla diğer silahlara ulaşamayacağınız anlamına gelmiyor. Sonuçta fikrinizi değiştirmek gibi bir seçenek daha varsa, bunu atlamamışlar. Seri silahlar ve hafif silahlar var. Bazen hafif silahlar seri silahlardan daha etkili ve daha çözüme yönelik olabiliyor.

Oyun müzikleri güzel. Tabi tarz meselesi, herkese hitap etmeyebilir. Ama oyun içi atmosferine uygun. İlk oyuna giriş yapan müzik zaten oyunun sloganı gibi. Eğer oyunu bitirirseniz, o müziği duyduğunuzda Deus Ex oyunu aklınıza gelecektir. Şaşırtmasın yani.

Genel olarak oyuna baktığınızda bolca dijital korsanlık, araştırma, aksiyon ve serüven mevcut. Dediğim gibi, oyunu detaylıca ele almadan kötü yorumlamak ancak bu dünyayı bilmeyen insanların kaçacakları kısa yoldur. Birçok defa bitireceğinize ve zevk alacağınıza eminim. Hakkını da veriyor doğrusu.

Bu arada unutmadan söyleyeyim, 2012 yılında Square Enix firmasının (Eski Eidos) başındaki direktör (ya da sorumlu CEO) bir Türk’tü. Bu mekaniği bize kazandıran da bu arkadaşımız. Kendisi Danimarka’da yetişmiş olsa da kırık bir Türkçe ’ye sahip. Hitman Absolution oyununu bitirdiğinizde yanılmıyorsam Cast kısmında kendi ismini de görebilirsiniz.

İyi oyunlar…