22.5 C
İstanbul
17 Nisan 2024
Image default
Oyun İncelemeleri

BIGFOOT – İnceleme

BIGFOOT – İnceleme
BIGFOOT – İnceleme

Günümüzde oyunlar artık pandemi seyri ile eskisi gibi çok fazla büyük firmaların kapışmalarına sahne olmuyor. Hele ki bu büyük firmalar üst üste erteleme haberlerini dile getirdiklerinde sanırım bazı bağımsız yapımcılara sahne almak düşüyor.

Biliyorsunuz oyunlar eğer ki büyük yapımlar değillerse, seri ya da uzun bir hikâyeye sahip olamıyorlar. Bu durumu BIGFOOT – İnceleme yazımla ele alacağım.

Mesela The Witcher serisi, Assassin’s Creed serisi gibi. Fakat bu kalan boş alanda bağımsız yapımcılar ağırdan da alsalar yavaş yavaş gün yüzüne oyunlarını çıkartıp bir bakıma büyük firmaların yokluğunda yıldızlaşma eğilimine giriyorlar.

Özellikle en büyük risk olan co-op (takım çalışması gerektiren çoklu oyuncu) tarzında sanırım birkaç fikir bu alanı değiştirecek gibi gözüküyor.

BIGFOOT oyununda sadece bu koca ayağı avlayan avcı olmuyorsunuz.
BIGFOOT oyununda sadece bu koca ayağı avlayan avcı olmuyorsunuz.

Bu tarz oyunlar aslında Day by Daylight adlı oyunla başlamış olsa da çok nadir yeni çıkanlar tutundu oyun dünyasında.

Tabi Pacify, In Silence gibi oyunlar çıktı, fakat tek dezavantajları zevklerinin en az iki oyuncu ile oynanarak çıkıyor olmasıydı. Fakat CyberLight Game Studio adlı oyun yapımcısı bu işi çok farklı bir yere taşıdığını gösteriyor.

BIGFOOT adlı oyun aslında 4 yıl öncesinde çıkmış olsa da erken erişim olduğunu da göz önünde bulundurursak, yapımcı tarafından bayağı geliştirilmiş olduğunu söylemek yanlış olmaz. İlk zamanlarındaki halinden çok daha farklı bir ortamda ister tek kişilik ister birden fazla oyuncu ile hatta PVP dediğimiz oyuncular arasında takım savaşı tarzını da ekleyip çok değişik bir oyunu karşımıza getirmişler.

 

Oyun BIGFOOT adındaki Amerikalıların şehir efsanesi olan yaratık üzerine kurgu yapılmış bir hikâye sebebine bağlantılanıp, kaybolan 4 (Bazı haritalarda bu sayı farklılaşıyor) öğrenciyi bulmak ya da ölü ise cesetlerini araştırmak için Redwood Yerleşkesine karavanınızla gidiyor, etrafı araştırmanız ve çevreden bulacağınız ekipmanlar ile bu yaratığı öldürmeniz gerekiyor.

İşte tüm olay bunun üzerinde şekilleniyor. İsterseniz öğrencilerin akıbetlerini öğrenmeden direk bu yaratığa savaş açıp kimin patron olduğunu gösterip bu durumla başa çıkarsınız, isterseniz öğrencilerin akıbetini öğrendikten sonra yine bu yaratığı öldürüp oyunu kazanırsınız. Bu iş size kalmış. Oynanabilirliği basit ve güzel. Fakat hala erken erişimde olduğu için bazı aksaklıklar yaşıyorsunuz. Kapışma anında bazı hatalar olabiliyor.

 

Tabi en son güncellemede bunu fark edip düzeltmişler ama bu sefer de haritalar daha da büyümüş mesafe olarak. Öncesinde yaratıktan kaçmaya çalıştığınızda 10 saniye içerisinde dayanıklılık göstergeniz bitiyordu. Şimdi ise yükseltmişler fakat harita boyu da büyüdüğü için çok büyük bir etkisi yok gibi.

Yaratıkla karşı karşıya geldiğinizde çok hızlı düşünüp, çok hızlı karar vermeniz gerekiyor ki hayatta kalabilesiniz. Eğer bu kadar hızlı olamam ben derseniz oyunda yaşamanız an meselesi. Özellikle de geceden önce plan yapıp ona göre hızlı davranmanız gerekiyor. Çünkü yaratık genelde akşam çöktüğünde saldırı pozisyonuna geçiyor.

 

Grafikler tatminkâr. Tabi büyük bir yapım olmadığını da hatırlatarak güzel bir doğa ve orman atmosferi yansıttığını söyleyebilirim. Ama sadece o kadar. Yani ne kadar yüksek ayarda oynasanız da grafik ve çevresel öğeler aşırı derecede bir baş yapıt değil. Bu da zaten tarzı farklı olan bir oyunda çok da sizi etkilemiyor ama bazen öğrencileri araştırmak için daldığınızda ormana kaybolabiliyorsunuz.

Bir süre oynadıktan sonra kaybolabiliyor, hatta arama işi canınızı sıkmaya başlıyor. Çünkü sık sık aynı yerlere gidip “Acaba burada bir şeyi kaçırdım mı” dedirtiyor oyun. Müzik kısmına girmiyorum. Sonuçta dediğim gibi çok büyük bir beklenti içerisinde olunmayacak, çıtır çerezlik bir oyun için atmosfer haricinde müziklerden büyük bir zevk alacağınızı sanmıyorum. Hani sizi gaza getirecek bir seçki yok ne yazık ki bu tarz oyunlarda. Tabi psikolojik gerilim ya da korku olsaydı bunu beklememiz doğaldı.

 

Yapay zekâ çok problemli. Mesela ormanda avlayacağınız hayvanların yapay zekâları bir bebeğinki kadar başlangıç seviyesinde. Hatta bazen öyle hatalar olabiliyor ki, kurt yakınınızda uluduktan sonra başını alıp gidebiliyor, bazen de uzakta duysanız da bu ulumayı 1 metre yürümeden karşınıza çıkıp saldırabiliyor.

Tabi bir anda karşınıza ayı da çıkıp bu olayın aynısını yaşayabiliyorsunuz. Bu gerçekten can sıkan bir durum. Eğer koca ayak dediğimiz yaratıktan bahsedecek olursak, Android bir robot düşünün. İşte o güçte bir yaratık, çok hızlı ve gelmeye yakın deprem olacağını düşündürtecek derecede sesli ve devasa.

 

Tavsiyem birebir kapışma esnasına girmeden, insan zekasının eldeki ekipman sayısı ile yapılacakları harmanlayıp bu elemanın birkaç hamlesini yapmasına engel olarak birden fazla adımlı plan yapıp hareket etmeniz sizi karşısında güçlü ve patronun siz olduğunu kendisine hissettirecektir. Unutmayın gündüzler sizin, geceler ise bu yaratığın.

O yüzden elinizden geldiğince gündüz bulabildiğiniz kadar tuzak ve mühimmat arayın. Bolca av yapıp tuzakları et ile doldurun ki, gece olduğunda direk size saldırmadan önce bu tuzaklar sayesinde enerjisinin düşmesini sağlayın. Aksi halde sadece topla ve tüfekle öldürmeniz gerçekten çok zor. Zaten tam olan enerjinizde bile bir seferde saldırıp gitmesi sürecine kadar kalacak olan 34-35 civarı. Yani ikinci geceye kadar enerjinizi dolduramazsanız, ikinci gece ölmeniz an meselesi olacaktır.

 

Yaratıktan hiçbir şekilde saklanamıyorsunuz. Böyle de saçma bir olayı var oyunun. Yaratık zaten çok hızlı olduğu ve ormanı iyi bildiği için hep bir adım önünüzde oluyor. Sizi takip etmesi, sizin sonrasında belki alenen tuzağına çekmesi için kafasını çıkarttığı yerlerde farkına varabiliyorsunuz. Aksi halde yaratık gündüzleri saldırmadığı için, bu sefer sizin gündüzleri nasıl tuzak durup hazırlık yapıyorsanız o da aynı şekilde kendini hazırlıyor.

Genel olarak baktığımızda oyun çerezlik ve vakit geçirmelik. Eğer ki öğrencileri araştırmak için zamanım var diyorsanız bir oyun bile belki de 1-2 saatinizi alabilir. Tabi bir süreden sonra artık haritaları da ezberliyorsunuz. Bu arada unutmadan söyleyeyim, her ekipman, her kurban yeri ve mekânı değişiyor. Her yeni oyuna girdiğinizde farklılaşıyor. Bu da oyunu daha gizemli yapsa da bazen sıkıcı olabiliyor.

 

Bence fiyatı da çok cüzi olan bu oyunu alıp denemeniz en azından ufak molalar vereceğiniz dönemlerde uğraşıp karakterinizi geliştirmeniz fayda sağlayacaktır. Tabi arkadaşlarınızla da heyecanlı ve eğlenceli dakikalar yaşayacağınızı da söylemem gerekiyor.

Sıkıldığınızda ise en azından Steam Kütüphanesi’nde durup, aklınıza geldikçe takılabileceğiniz oyunlardan BIGFOOT. Karar yine sizin, fiyatına ve eğlenme zamanına baktığınızda, en fazla 3-5 saatinizi alabilecek bir oyun. Şu sıralar büyük yapımcıların çıkartmadıkları oyunların yerine şimdilik çıtır çerez olan bu tarzın güzel bir örneği ile zaman geçirmek sizce de daha iyi olmaz mı?

İyi oyunlar…

İlgili Yazılar

Hacker Simulator – İnceleme

GamerAdmin

Euro Truck Simulator – İnceleme

GamerAdmin

Saints Row – İnceleme

GamerAdmin

Yorum Yaz

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu konuda sorun yaşamadığınızı varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul Devamını Oku