Strateji oyunları bildiğiniz üzere çıkışı Microsoft’un Age Of Empires serisi ile zirve yapmıştı. Bununla uzunca bir zaman yetinen strateji oyunu severler, sahneye Creative Assembly ve Sega’nın çıkarttığı Total War serisi ile sükse yaparak strateji oyun algısını çok farklı yerlere çekmişti. A Total War Saga: Troy – İnceleme ile buna değineceğim.
Özellikle de Age Of Empires’daki asker sayısının 250 ile sınırlı olmasından dem vurulan sorunu gidermek maksadı ile zamanının tarihinde mevcut ve teknolojinin de el verdiği ölçüde asker sayısını 2000’li sayılara kadar getirmeyi başarmışlardı. Evet tarih içerisinden alınan olaylara has farklı seriler çıkarttı Creative Assembly ve Sega firması.
Aslında stratejinin de bir öz görünümü olarak da varsayabiliriz. Yani Microsoft’un Age Of Empires’ındaki gibi önce toplayıcı sonra devir atlayıp gelişmeci bir tutum yok Total War serisinde. Bu yapılan oyunun platformunda sadece askeri gelişim, bina gelişimi ve diplomasi söz konusu. Bu sizi bir bakıma amacınıza doğru yönlendiren bir olgu. İşte zamana göre çıkartılan Total War serilerinde her dönemin farklı askeri ve silah geliştirmelerinden tutun da diplomatik ve bölgenin refahı açısından her daim farklı yönleri seçmek durumunda bırakıyor.
A Total War Saga: Troy ise en eski zamanlardan olan Truva savaşı dönemine sizi götürüyor. Bu zamanda ise bilinen mitleşmiş olan Tanrılar arasındaki insanların savaşıp kendi yanlarında tuttukları Tanrılar üzerinden güç ve refah konusunda tek olmalarını yansıtmakta.
Yani yine bilinen Total War: Rome 2 oyunu grafik ve mekaniklerinde olduğu şekilde sunulup, farklı bir zamanın sürüklediği maceraya atılmak demek. Yani bir bakıma Sega ve Creative Assembly kullandıkları bu strateji oyun motorunu uzunca bir süre kullanarak bu türü devam ettirecekler gibi gözüküyor.
Oyunun oynanabilirliği önceki serileri oynayanlara göre farklı değil. Yani bu konuda önceki oyunlarda nasıl bir sistem varsa, bu mekanik değişmeden karşınıza geliyor. Sadece savaş durumunda baş kahramanlar, önceki oyunlardaki komutanların yerine geçirilmiş, özel yeteneklerin yanı sıra Tanrıları da savaş alanında destek almaları sağlanmış. Tabi bu saldırı bazında olan bir durum, yoksa direk bir tuş ile düşmanı silmeniz söz konusu değil. Bu açıdan mekaniklerin olduğu gibi kalması gerçekten güzel olmuş.
Oyundaki atmosfer ise Total War serisine özgü durumda. Bildiğiniz üzere Total War serisini her zaman ansiklopedik bir açıdan hazırlar yapımcılar. Bir bakıma tarih kitabı olarak görebilirsiniz bu durumu. Sonuçta bir konu hakkında araştırma yapacağınız zaman üniversitelerin elektronik kütüphanelerinden yararlanmanız için ya üyelik ya da o üniversitenin öğrencisi olmak durumundasınız.
İşte oyun ile ilgili her türlü tarihsel bilgiyi de veren güzel bir oyun A Total War Saga: Troy. Bununla birlikte yine zamanına uygun olan müzikleri de başarılı. Zaten savaş alanında duruma göre değişen müzikler, askerlerinizin tavırları, savaş durumundaki kahramanların motivasyonu etki ediyor.
Sistem gereksinimlerini az çok bahsetmek gerekli. Çünkü oyun güzel belki de heyecanla beklediniz. Lakin oyun Direct X 11 ile geliyor. Sanırım önceki oyunda mevcut olan grafik teknolojisi ile geldiğinden bu durum. Düşünsenize, Direct X 12 desteği olsa bir konuda ekran kartınıza çok yük binmeyeceği gibi işlemcinizin de bir kısmı oyun için kullanılacağından, ekran kartınız daha fazla ısınmayacaktır.
Fakat oyunda Direct X 11 desteği olduğu için, orta ayarlarda bile ben MSI Armor 2X GTX 1070 ekran kartında en yüksek fan seviyesinde (%100 de iken fanlar) 72 derece görebiliyorum. Tabi bunun üzerine çıkmıyor ama, fan ayarlarımı yükseltmesem acaba kaç dereceleri görür ya da ekran kartı kendini frenleyip oyunu kapatırdı bilinmez. Ona istinaden en büyük eksikliğinin Direct X 12 olmaması desem yeridir. Artık yükseltmeliler ellerindeki teknolojiyi.
Grafikler konusuna gelirsek gerçekten güzel ve modellemelere çok önem verilmiş diyebiliriz. Özellikle kahramanların konusunda detay dikkat çekiyor. Tabi askerleri de detaylı olarak modellemişler lakin Aşil gibi bilinen kahramanlar konusunda daha detaycı davranmışlar. Çevre modellemeleri ise güzel fakat bu konuda bir sınıf atladıklarını belirtmek gerek.
Önceki oyunda bir birimi seçip bir yere konumlandırdığınızda ve o birim oraya doğru hareket etmeye başladığında, konumun neresi olduğunu görmek için boşluk tuşuna basar işaretlendiği yeri görürdünüz. Lakin eğer ki konumlandırdığınız yer ağaçların arasındaysa önceki oyunda ne yazık ki grafiklerle cebelleşir tahmin ile ilerlerdiniz. Şimdi ise bu durumda boşluk tuşuna bastığınız an ağaçların yaprakları o anlık ortadan kalkıyor ve zemini net görebilmeniz için yardımcı oluyor. Bu büyük bir adım bir anlamda savaş meydanında.
Genel anlamda bakacak olursak hem tarih hem de oyun zevki açısından strateji konusunda biçilmiş kaftan A Total War Saga: Troy. Tabi tarihin dönemine göre çıkan oyunlar açısından güzel bir yapıt. Çünkü bu tür oyunlar meşakkatli olmasının yanı sıra çok da zaman ister. Bildiğiniz gibi ansiklopedik bilgiyi de size sunması bu konuda bir öncü olmuştur yapımcıların. O nedenle alınası bir oyun.
Tavsiyem eğer ki strateji konusunda bu oyunu oynamadıysanız çok şey kaybetmişsiniz demektir. Özellikle de eski dönemin Çanakkale Truva’sındaki dünyayı keşfetmek, en kötü ihtimalle o dönemin dünya topluluklarını görüp savaş ortamlarını tecrübe etmek için ilaç niyetinde olacaktır. Bence alıp bitirdikten sonra arşivinize kaldırılası bir oyun A Total War Saga: Troy.
İyi oyunlar…
Oyundan Kareler
